Bilgisayarlar gerçekten bir bilince sahip olabilir mi?
Bilgisayarların senfoni besteleyebildiği, dünya satranç şampiyonlarını yenebildiği ve hatta sohbet edebildiği bir çağda, ister istemez aklımıza şu geliyor: Bu makinelerin kendilerine ait bir bilinçleri olabilir mi, yoksa bunlar sadece bizim karmaşık düşüncelerimizin yansımalarından mı ibaret?
“Modern bilgi işlemin temelini atan Turing makinelerinin başlangıcından, görelilik teorisinin akıl almaz sonuçlarına ve bölünmüş beyin deneylerinin merak uyandırıcı açıklamalarına kadar, tüm kilometre taşları bir bütün olarak bilincin derin gizemini vurguluyor. Tüm bu gizemler, bize sürekli olarak evrenin nihai mucizesini ve insan farkındalığını tanımlayan karmaşıklığı hatırlatıyor.”
“Matematiğin sadece bir araç değil, bizzat gerçekliğin dokusu olduğu, kozmosa dokunmuş yadsınamaz bir gerçek olduğu bir dünya hayal edin. Ancak sayıların etkisini kavradıkça, algıladığımız şekliyle zamanın bir illüzyondan başka bir şey olamayacağı şeklindeki şaşırtıcı bir fikirle yüzleşiriz. Daha derine inersek, kuantum fiziğinin gizemleri, atom altı seviyedeki parçacıkların tuhaf dansının, bilincin kendisini anlamanın anahtarlarını barındırabileceğini öne sürüyor. Bu kavramlar hep birlikte algılarımıza meydan okuyor ve bizi varoluşun temel doğasını keşfetmeye davet ediyor.”
Ünlü Fizikçi Roger Penrose “İmparatorun Yeni Zihni” adlı kitabında, bilinç ve bilgi işlem kavramlarının büyüleyici bir incelemesini yapıyor ve şu büyük soruya cevap arıyor: Bilgisayarlar gerçekten bir zihne sahip olabilir mi, yoksa insan zihni hesaplamaların ötesinde bir muamma mı? Bu araştırmanın merkezinde yapay zekanın gizemlerini çözmeden önce anlamamızı gerektiren “hesaplanabilirlik” kavramı yatıyor. 1950 yılında, öncü İngiliz bilgisayar bilimcisi Alan Turing, günümüzde Turing Testi olarak bilinen testi tanıttı; bu test, bir bilgisayarın insanla eşdeğer veya insandan ayırt edilemeyen akıllı davranışlar sergileme yeteneğini değerlendiren bir ölçüttü. Ancak Turing bile algoritmik çözümlere meydan okuyan sorunların varlığını kabul ederek hesaplama gücünün sınırlarının altını çizdi. İlginçtir ki, bazı matematiksel işlemler klasik hesaplamalara direnç göstererek makinelerin temel yeteneklerine meydan okuyor. Bu videoda, zekanın doğasını ve insan zihninin benzersiz karmaşıklığını gözden geçirirken, zekanın gerçekten hesaplanabilir bir şey mi yoksa çok daha derin bir kavram mı olduğunu sorgulayacağız.
—> Devamı için lütfen videoyu izleyin
İlk Yorumu Siz Yapın